2 Ağustos 2010 Pazartesi

Psikoterapi ve Psikoterapist

Psikoterapi genel anlamıyla brey, aile ya da grupların psikolojik, ve(ya) psikososyal sorunlarının tesbit ve tedavisine yönelik özel eğitimli psikoterapistler tarafından yürütülen terapistle müracaatçı (danışan) arasındaki bilinçli, planlı, özgün profesyonel iletişimdir diyebiliriz.
İnsanoğlu sosyal bir varlıktır. Doğduğu andan itibaren sosyal çevre ile iletişim ve etkileşim halindedir. Doğuştan yetişkinliğe doğru yaşam süreci devam ederken bulunduğu ortamda ihtiyaçlaırnın ne oranda karşılandığı, kendisini ne şekilde ifade ettiği ya da edebilğine bağlı olarak psiko sosyal gelişimini de tamamlar. Bir çok faktörle birlikte fiziksel, psikolojik ve sosyal ihtiyaçların karşılanması / engellenmesi oranına bağlı olarak kendini gerçekleştirme (mutlu ve üretken bir insan olarak hayatını sürdürme) ya da kendini gerçekleştirememe (kaygılı, tedirgin, güvensiz, saldırgan vs. olumsuz bir kişi olarak) hayatını sürdürmesi söz konusu olmaktadır. Insanlar ama büyük çoğunluğu orta bölümde yani diğer bir deyişle hayatın bir çok gerilim ve stresine rağmen dengesini koruyan ya da koruma mücadelesini sürdüren insnalar büyük çoğunluğu oluşturmaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun her toplumda ve her kültürde insanlar bir sosyal çevre içinde yetiştiklerinden, sosyal, kültürel, ekonomik ve iklimsel birçok faktör, insanoğunun fiziksel gelişimine paralel olarak psiko sosyal gelişiminde de oldukça önemli rol oynakatadır. İşte psikoterapinin önemi burada ortaya çıkar. Brey yetiştiği kalıplar içersinde gelişen kişilik özellikleri ve yaşadığı psikolojik ya da psiko sosyal sorunların genelde yeterince farkında değil ya da bu sorunların farkında olsa bile sorunları nasıl çözümleyip, nasıl başa çıkabileceği konusunda yetersiz kalmaktadır. Dolayısı ile psikoterapiye burada ihtiyaç duyulmaktadır. Psikoterapi çok derin psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabildiği gibi, çok sıradan, temel psiko sosyal sorunların tedavisi için de başarıyla uygulamaktadır. Bu sıradan sorunlar tedavi edilmediği takdirde ilerde çok daha ciddi sorunlara yol açacak ve bu sorunların giderilmesi için çok daha büyük zaman ve maaliyet gerektirecektir. Zaöamomda yapılacak müdahale ailelerin parçalanmasına ve değişik sosyal sorunların gelişmesine zemin hazırlayacak problemlerin de daha ortaya çıkmadan çözümlenmesine, birey, aile ve toplumun mutluluk ve sağlığına da katkı sağlayacaktır.
İnsanlar herhangi bir psiko sosyal soruna sahip olmasalar bile belirli konu ya da alanlarda kendilerini geliştirmek için kişisel olarak veya grup psikoterapi seanslarına katılabilmektedirler. Çünkü psikoterapi breyleri destek aldıkları konuda geliştirip güçlendirir.
Kimler Psikoterapi Yapabilir?
Klasik anlamda psikoterapi her ne kadar belli bir eğitim ya da meslek grubuna ait olmasa da günümüzde bilim ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak hızla gelişen psikoloji ve psiko sosyal bilim alanlarının hızla gelişmesine paralel olarak gelişmektedir ve dolayısı ile belli meslekler psikoterapinin gitikçe profesyonelleşen bir yapıya erişmesini sağlamaktadırlar. Sosyal Hizmet, Psikolojik Danışma ve Rehberlik, psikiyatri alanlarında, ama özellikle ülkemizde sosyal hizmet ve PDR meslekleri lisans düzeyinde verilen eğitimde bile (mesleki altyapıları gereği) psikososyal yardım ve müdahale tekniklerini temel olarak teorik ve uygulama düzeyinde vermektedirler.
Uluslararası düzeyde ise daha çok Klinik sosyal hizmet uzmanı, klinik psikolog, klinik psikiyatri hemşirelerinin bir kısmı, psikiyatristlerin bir kısmı psikoterapi eğitimi almakta ve psikoterapist olarak mudahale yetki ve sorumluluğuna sahip olmaktadırlar. Psikoterapi süreci gerçekten de çok karmaşık bir süreç olup çok iyi düzeyde kuramsal ve uygulamalı eğitim altyapısına sahip olmayı gerektirmektedir. Ancak eğitim almak da başlı başına yeterli olmayıp aynı zamanda beceri gerektirmektedir. Yani psiko terapi bir bilim ve sanattır aynı zamanda. Bir bilimdir, kuramları çok iyi bilmeniz gerekmektedir, sanattır her sistemde farklı işleyen bu kuralları her müracaatçı sistemi için özgün uygulamak zorundasınız. Diğer bir deyişle bir klasik muziğin notalrını eksiksiz ezberleyebilirsiniz ama pianonun başına geçip parçayı çalmanız gerektiğinde bu yeteneğiniz yoksa o bilgiler hiç bir işe yaramayacaktır. Psikoterapist olmak için bilgi ve beceri gerekir dedik. Bilgi ve beceriye sahip olabilirsiniz ancak diğer bir faktör daha var ki psikoterapinin olmazsa olmazıdır o da psikoterapide etik. Bilgi ve beceriye sahip kişi eğer ki insani değerleri, psikoterapinin etik kurallarını dikkate almıyor, müracaatçının menfaatlerini korumuyor ya da koruyamıyorsa kesinlikle yaptığı çalışmayı psikoterapi olarak adlandıramaz. Bir uzmanın yaptığı çalışmayı psikoterapi oalrak adlandırabilmesi için bilgi, beceri ve değer sistemine sahip olması ve bu sistem içersinde gerçekleştirmesi zorunluluktur. Bir psikoterapi çalışması ilaçla desteklenebilir, ancak eğer psikoterapist psikiyatrist değilse, ancak bunu bir psikiatristle ekip çalışması içersinde gerçekleştirebilir. Aynı şekilde bir psikiyatrist eğer ki psikoterapi eğitimi almamış, bu alanda yeterli bilgi ve beceriye sahip değilse ancak başka bir psikoterapistle ekip çalışması içinde bu çalışmayı destekleyebilir, yani kendisi psikoterapi yapamaz. Özellikle biyopsikososyal sorunlarda ilaç tedavisi gereklilik ya da zorunluluk olabilir, bu gibi durumlarda terapist alandaki profesyonellerle ekip çalışması içinde (yani psikoterapiye ek olarak) çalışmayı sürdürmellidir.

27 Haziran 2010 Pazar

Psikoterapi herkes için ihtiyaçtır

Günümüz insanı hızla değişen teknoloji ve çevre koşullarına bağlı olarak her geçen gün daha da zorlaşan hayat koşullarında ruhsal bütünlüğünü bozmadan dış çevre ve toplumla uyumlu bir halde yaşayabilmek için daha fazla çabaya ihtiyaç duyar. Ailenin her bireyi toplum içinde belirli bir düzeyi yakalamak ve korumak adına sürekli yarışa zorlanmaktadır. Günlük hayatın stresi ve yoğun temposu içinde ruh sağlığımızı ve çevreyle ilşkilerimizi dengeli bir şekilde koruyup geliştirebilmemiz özel önem arzetmektedir. Sağlıkta, ama özellikle de ruh sağlığında koruyucu, önleyici tedbirler çok önemlidir. Bireysel faktörler, eğitim, kültür, yetişme tarzı, aile bütünlüğü gibi faktörler gerek kişiliğimizin şekillenmesinde gerekse çevre ile sağlıklı ilişkiler kurmada önemli etkenlerdir. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler sayesinde artık birçok hastalık ve sorun daha kolay bir şekilde tedavi edilirken, birçok alan ve durumda da daha sorun baş göstermeden aldığımız bilinçli ve kontrollü tedbirlerle ruhsal ve fiziksel açıdan sağlıklı ve mutlu bir hayat sürdürebiliyoruz.

Sağlik alanında en yaygın olarak kabul gören tanımlama Dünya Sağlık örgütü (WHO) tarafından yapılanıdır. Bu tanıma göre sağlık; fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilık halidir.

Demek ki fiziksel, ruhsal ya da sosyal yönlerden harhangi birisinde bir sıkıntı varsa o zaman sağlık değil hastalık durumu söz konusu olmaktadır. Bu durum toplum içindeki her yaştan, her gruptan, her meslekten, her ırktan ve her ekonomik seviyeden insanlar için geçerlidir. Nasıl ki bir tabip kronik böbrek yetmezliği, kanser ya da başka bir hastalıktan müzdarip olduğunda hastalığının kabul edilip tedaviye alınmak durumunda ise, ya da sebepsiz yere anti-sosyal davranişlar göstererek sokağa çıkıp sağa sola saldıran, çevreye ve topluma zarar veren davranışlar içindeki bir birey de aynı şekilde sağlıklı olarak kabul edilmez ve gerekli psiko-sosyal çalışma ve değerlendirmeler yapılarak, probleminin teşhis edilip, ihtiyaç duyduğu tedavinin uygulanması bir gereklilik olduğu gibi ruh sağlığı elemanlarının da aynı şekilde fiziksel, sosyal ve ruhsal problemler karşısında gerekli tedbirleri alarak gerektiğinde tedaviye başlamalarının dahası icra ettikleri görev itibarı ile düzenli olarak kontroller ve tedavileri almaları gerekmektedir. Eğer bir psikiyatrist ben alanımda uzmanım, bana birşey olmaz, ben yanılmam gibi düşüncelere kapılıyorsa profesyonel yardım almasının zamanı gelmiştir. Dahası bu kontrollerin kendi arkadaşları tarafından yapılmaması özel öneme sahiptir. Atalarımızın bilgece söyledikleri gibi "Terzi kendi söküğünü dikemez." Onun da kendi sökükleri için başka bir terziye gitmesi bir gerekliliktir.

Bir ruh sağlığı uzmanı ya da psikoterapist bilgi, beceri, ve mesleki değer sistemine sahip olmalıdır. Eğitim sürecinde edindiği bilgi birikimini hayat boyu desteklemeli ve geliştirmelidir. Aynı yıllarda ve aynı sıralarda okuyan, aşağı yukarı aynı bilgi birikimine sahip kişiler arasında başarı farklarının başında beceri gelmektedir. Gerçekten de teorileri çok iyi biliyor olabilirisiniz, ancak eğer uygulama konusunda yeterli beceriye sahip değilseniz, mesleki değerleri göz ardı edebiliyorsanız, insana insan olduğu için değerlidir prensibini unutarak işinizi sadece formalite olarak görüyorsanız tabi ki başarılı olmanız beklenemez.

Bir uzman müracaatçı ile karşılaştığında bazı çağrışımlar onu geçmişindeki olumsuzluklara götürdüğünü hissettiği an bu çalışmayı yapamayacağını açık yürekllikle kendisine ve de karşı tarafa uygun bir tarzla ifade edebilmelidir. Aksi takdirde eninde sonunda herşeyi altüst etme riski ile karşı karşıyadır ve bu stres bile başarılı olma şansını önemli oranda azaltacaktır.

Araştırmalar sürekli travmatik vakalarla çalışan sosyal hizmet uzmanları ve diğer ruh sağlık uzmanlarının bir süre sonra travma sonrası stres bozukluğu geliştirdiklerini göstermiştir. 11 Eylül sorası terör kurbanları ve yakınları ile çalışan uzmanlar ve diğer büyük felatetlere maruz kalan gruplarla çalışan uzmanlarda benzer şekilde ciddi travamatik bozukluklar saptanmıştır.(Science Daily) Yani birçok fiziksel hastalık gibi ruhsal sorunlar da bulaşıcı olabiliyor. Dolayısı ile uzmanların da diğer muracaatçılar gibi benzer şekilde psikoterapi almaları, ve yetrince kendilerine zaman ayırarak gelişen rahatsızlığın tüm olumsuz etkilerini üzerlerinden atana kadar dinlenmeleri ve kendilerini yenileyerek geri dönmeleri oldukça önemlidir.

16 Haziran 2010 Çarşamba

DIT!.. Bu Bir Soygundur!


DIT !.. Bu bir soygundur!
Şehirler büyüyüp kalabalıklaştıkça, toplu taşım sistemlerinin önemi artamktadır. Jeton, bilet, akıllı bilet derken şimdi de akılı kart DIT. Neymiş efendim amaç ulaşım hayatını kolaylaştırmak, trafiği rahatlatmak, özel halk otobus firmalarının vergi kaçırmasını önlemek vs vs. Nesi yanlış bunun hem büyük şehirlerde trafiğin nasıl olduğunu bilmiyor muyuz fena mı olmuş, hem vergiden de kazancımız olacak diye düşünebiliriz, ama olay bu kadar basit değil bence kimsenin niyeti de öyle hizmet üretmek falan değil. Ortada büyük bir pasta
var. Mesela bu kartınız yoksa özel otobüse bile binemiyorsunuz. Kartın 2 TL maliyeti var size. Evet 2 TL ve istediğiniz kadar para yükleyebiliyorsunuz kartınıza. Tabi her sefarinde biletle uğraşmak zorunda değilsiniz karınızda yeterli miktarda para yüklü olduğu surece.. Her yola çıktığıızda kartınız yaınızda olmalı aksi halde yeni kart almak zorudasınız. Ayrıca kartıızın tabi ki
bozulması, kırılması, kaybolması bunların hepsi tabi ki sizin sorununuz. Durum böyle olunca her aile yılda ortalama 5-10 kart alacak ki bu açıdan bile bakıldığında en az 100 - 150 milyon TL yıllık kazanç artı her gün para yükletmek istemeyeceğinize göre ortalama kişi başına 10 - 20 TL de süresiz olarak ve hiç bir getirisi olmadan bankada tutulduğunu varsayarsak yaklaşık 700 milyon gibi nakit de banka tarafından kullanılacak hem de hiç bir risk ve maliyet getirmeden. Vatandaş asgari ücretle geçinemediği için günün 12- 16 saatini çalışarak geriye kalan 8 saatini de borç muhasebesi derdinden uyuyamadan ömrünü tüketirken birileri DIIIIIIIIIIIITTT deyip götürüyor ötekilerden arta kalan ne varsa.



28 Nisan 2010 Çarşamba

Güç ve İstismar

İstismarı genel anlamda; güçlünün güçsüz üzerindeki psiko-sosyal ve fiziksel baskısı ve güçsüzün istemi ve kontrolü dışında ondan yararlanması şeklinde ifade edebiliriz.

Çocuk istismarı; fiziksel, cinsel ya da duygusal yön(ler)den çocuğun ebeveynleri, bakıcıları ya da diğer insanlar tarafından kötü davranışlara maruz kalmaları ya da ihmal ve suistimal edilmesidir.

Çocuk istismarı; evlerde, okullarda (yatılı okullar başta olmak üzere), bakımevilerinde (özellikle yatılı kurumlar), kırsal kesimde arazide, sokakta ve hemen her yerde çocuk istismarı olabilmektedir.

İstismar en belirgin şekilde güç dengesinin bozuk olduğu ortamlarda yaşanmaktadır. Doğası gereği saldırgan olan insan saldırganlığını dengeleyecek güçlü ve kararlı engellerle karşılaşmadığı oranda gerek kendi gücüne olan inancını pekiştirmek gerekse diğerleri üzerinde kontrol kurmak, otoritesini pekiştirmek için kurbanını en sıra dışı ve en ilkel bir şekilde istismar edebilir.

Günümüzde özellikle media ve internet sayesinde insanoğlu kendi ilgi alanında sonsuz veriye ulaşabilmektedir. Dolayısı ile ulaştığı bu materyaller sayesinde herhangi bir alanda kendi bilgi ve becerisini arttırabileceği gibi eğilimine göre tamamen gercekdışı, fanteziye yönelik alanlara kayarak toplum ve çevresi için potansiyel tehlike de arz edebilir. İşte bu süreçte yaşadığı toplum ve toplum düzeni önem arz eder. Sistem ne oranda caydırıcı ise sapkın davranışlar o oranda kontrol altına alınır ya da kontrolden çıkar. Etkin, kararlı, sistematik işleyen yasalar varsa, adalet sistemi kişiye göre işlemiyorsa, güçlü-güçsüz, silahlı-silahsız, zengin-fakir, ağa-çoban, aşiret lideri-yanaşma gibi kavramlar yoksa, herkes eyleminden sorumlu olarak hesap verecekse, yaptığının bedelini her şekilde ödeyecekse, hiç bir güç buna mani olamayacaksa kim kimi istismar edebilir? Şu an gündemde olan çocuk istismarları (bazı bölgelerde ortaya çıkan) buzdağının görünen kısmıdır. Olay birazcık irdelendiğinde, mağdurlar başka istismarlar yaşamadan hayatları güvence altına alınarak onurları korunduğu taktirde bu tür ihbarlar çok daha artacaktır. Olayın kararlı bir şekilde üstüne gidilmesi, olaya karışanların hiçbir imtiyaza tabi olmadan tamamının yasaların öngördüğü en ağır cezalarla cezalandırılmaları, küçük yaştaki çocukların rehabilite edilerek, cezadan çok uzman terapistlerce etkin ve yeterli süre terapiye tabi tutularak topluma yeniden kazandırılmaları gerekmektedir. Bu çocuklar gerektiği gibi rehabilite edilip eğitilmedikleri takdirde yarın büyüyerek birer mafia elemanı olarak topluma katılacak böylece devlet eliyle ve devlet kontrolünde yeni suçlular üretilecektir.

Sorunları görmezden gelerek, yaşanmamış gibi var sayıp üzerini kapamaya çalışmak, sorunların varlığını kabul ederek bunları çözümleyip ortadan kaldırmaktan ve tekrarlanmaması için gerekli tedbirleri almaktan çok daha ağır bir yüktür, bedeli de daha ağır olur.

28 Mart 2010 Pazar

SHU Özgür İradeye ve Özgüvene Sahip Olmalıdır

Ülkemizde Sosyal Hizmet Uzmanları çoğunlukla halen Sosyal Hizmet Mesleğine ve Sosyal Hizmet Uzmanı olarak kendi mesleki unvanlarına karşı güvensiz oldukları gibi mesleği sahiplenme konusunda da öz güvene sahip değildirler. Bu durum meslek elemanlarını birlikte hareket ederek hizmet üretmek, gerektiğinde de özgür irade sergileyerek farklılıklarını ortaya koymak yarine siyasi görüşlerini temsil eden gruplar içinde tutunmaya çalışmayı tercih etmelerine sebep olmaktadır. Hal böyle olunca mesleğin siyasallaşmasını, meslek elemanlarının birlikte hareket ederek meslek adına bir şeyler üretmek yerine mesleği falanca partinin bir siyasi faaliyeti olarak göstermeyi ya da tümden reddederek sadece mesleğin kadrosu içinde yar almayı yeterli görerek zaten yetersiz eğitim dolayısı ile mesleki fonksiyonları konusundaki çelişki ve değersizlik duygularından da kurtulmayı tercih ettikleri gözlenmektedir.

Oysa sosyal hizmet uzmanı unvanını taşıyan tüm meslektaşlarımızın inançla, güvenle ve azimle kendi bilgi, beceri ve mesleki potansiyellerinin farkına varmaları, küçük hesaplar yapmadan, başkalarının güdüm ve tesirini hissetmeden, kendi bilgi, beceri ve liderlik gücünü hissettirerek, kendilerini mesleki anlamda ve toplumun her kesiminde ve her koşulda hissettirmeleri, meslek elemanlarının ortak fikir ve projeler üreterek toplumun tüm kesimlerine sunmaları, medyadan etkin bir şekilde yararlanarak ve de partiler üstü, siyaset üstü, tüm bireysel menfaat ve hesaplardan uzak toplum yararına hizmet üretmeyi esas alarak ortak çalışmalar yapmaları elbette ki SHU'nı hak ettikleri konuma kendiliğinden taşıyacak dolayısı ile toplumla birlikte meslek ve meslek elemanları da kazanacaktır.

Herkes bilmelidir ki kısa süreli geçici makam ve mevkiler meslek için olduğu kadar bu makam ve mevkide olan kişiler için yarardan çok zarar verir, yalnızlaştırır dahası bir süre sonra kişinin benlik saygısını yitirmesine de neden olur.

Mesleki yetersizlik ve güvensizlik konusunun meslek elemanlarının tamamına tabi ki genellenmemesi gerekir. Meslek alanlarında çok başarılı çalışmalar yapan, tüm grup ve ortamlarda adından söz ettiren çok değerli ama sayıca oldukça az olan (ama yine de var olan) meslek elemanları için tabi ki genellenemez sadece onları ayrıca anmayı ve meslek elemanı olarak kendilerini bu emeklerinden dolayı da saygıyla selamlamayı görev biliriz.

16 Mart 2010 Salı

Sosyal Hizmet Devletin Vatandaşına Borcudur

Türkiye’de sosyal hizmeti önemsemeyenler, göz ardı edenler toplumun gelişmesini, kalkınmasını istemeyen insanlardır. Toplumdaki aşırılıktan, dengesizlikten, yoksulluk ve kargaşadan nemalananlar toplumda belli bir dengenin, huzurun, istikrarın oluşmasını, gelişmesini istemeyenler sosyal hizmet mesleğinin ve bilincinin de gelişmesini, kabul görmesini istemezler. Günümüzde teknoloji ve media sayesinde insanlar dünyanın her yerinde olup bitenden anında haberdar olabilmektedir. Dolayısı ile olup bitenleri daha farklı açılardan görüp değerlendirebilmekte, geri kalmışlığın kader olmadığını, bir şeylerin yanlış gittiğini, birilerinin bir şeylerin önünü kestiğini de görebilmekte ve tepkiler ortaya koyabilmektedirler. Bu sebepten küçük hesaplarla toplumun gelişiminin, kalkınmasının, birey ve toplulukların tüm ülkenin imkan ve hizmetlerinden eşit olanaklarla yararlanmasının önünü kesenler bilmelidirler ki çok yakında toplum bunun da hesabını sorar.

Demokrasi insanların özgür iradesi ile topluma katkı sağlayarak insan onuruna yaraşır hayat tarzını özümseyerek, benimseyerek yaşatan en güzel yönetim ve yaşam tarzıdır. Toplum içinde tüm gruplara, inanç ve yaşam tarzlarına eşit mesafede her birey ve topluluğun başkalarının alanına girmeden, kimseyi incitmeden kendi inanç ve yaşam tarzını sürdürmesinin de garantisidir. Bunun sağlanamadığı ortamlarda demokrasinin varlığından söz edilemez.

Sosyal hizmet; kapitalist sistemde toplumdaki fırsatlardan çeşitli sebeplerle etkin bir şekilde yararlanamayan kişi, aile, grup ve toplulukların desteklenerek yeniden problemlerle baş etme becerilerinin geliştirilip üretken hale getirilerek sisteme kazandırılması yönünde yapılan profesyonel yardımlar bütünüdür. Bu hizmetler sadece hizmetten yararlananları topluma kazandırmakla kalmaz aynı zamanda kapitalist sistemin ayakta kalması için gerekli olan azami düzeyde üretim ve ürettiği ürün ve hizmetleri tüketecek bir ek yarar sağlar ki bu sadece ürünlerini pazarlamak için harcayacağı masraflardan çok daha az bir maliyetle gerçekleşme gibi artı bir kazanım sağlar.

Sosyal hizmetten yararlanan (müracaatçı) aldığı bu hizmet için herhangi bir borçlanma, mahcubiyet duyma, bedel ödeme, kandırılma gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaz çünkü sosyal hizmet devletin vatandaşına olan borcudur, hizmetlerin tüm maliyetleri devlet tarafından karşılanır, hizmet alan kesimler de üretime katılarak ödediği vergilerle devletin sürekliliğine katkıda bulunur. Tabi ki bütün bu hizmetlere muhtaç olan kişi ve grupların tespiti ve yürütülüp takip edilmesi de profesyonel meslek elemanları tarafından yürütülmelidir.

25 Şubat 2010 Perşembe

Sosyal Hizmet Uzmanı
Hayat sürprizlerle doludur. Güvendiğimiz tüm aile ve dostlarımızın desteği, sağlığımız, yolunda giden işlerimiz gibi kaynaklarımızı, güçlerimizi, dayanaklarımızı yitirebiliriz. Sosyal hizmet uzmanı (Social Worker) insanların bu gibi sorunlarla başa çıkabilmeleri için insanların öz kaynaklarını geliştirerek ve kendilerini yenileyerek daha güçlü bir şekilde hayatın getirdiği sorunlarla mücadele etmelerine yardım eder.

Sosyal Hizmet Uzmanları birçok değişik alanlarda çalışır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, hastaneler, klinikler, Kamu ve özel kurum ve kuruluşlardaki sosyal servisler, okullar, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları, kaymakamlıklar, belediyeler ruh sağlığı klinikleri sosyal servis acentaları, çocuk mahkemeleri, psikiyatri klinikleri, reahbilasyon merkerkezleri vs. Sosyal Hizmet uzmanları kişilerle, ailelerle, ve gruplarla görüşüp onların hayatlarındaki sorun alanlarını tespit ederek çözümlemelerine yardımcı olur. Örneğin aile içi şiddet, alkolizm, çocuk bakımı, yaşlı ve engelli bakımı gibi sorunların giderilmesinde yardımcı olabilir.

Sosyal Hizmet Uzmanı yeni müracaatçılar ile görüşmeye başlayarak onların içinde bulundukları durumlarını değerlendirip ne tür hizmetlere ihtiyaç duyduklarını tespit eder. Sonra yardim programlarını planlar. Bu genellikle iş buluncaya kadar maddi destek (belli zaman dilimi içinde) ya da kısa sureli eğitim programları, ücretsiz avukat temini, sağlık ve barınma hizmetleri gibi müracaatçılar ile özkaynakların bağlantısını içerir.

Sosyal Hizmet Uzmanı birtakım müracaatçılarla çalışır ve onlarla düzenli olarak görüşmeler yaparak onlara kesintisiz desteğini sürdürür ve onlardaki gelişimi izler. Klinik sosyal hizmet uzmanları özellikle ruh sağlığı servis hizmetlerini -teşhis, değerlendirme ve psikoterapi- sağlamak için eğitilmişlerdir. Klinik sosyal hizmet uzmanları uyuşturucu madde bağımlıları, alkolikler, depresyon, anxiyete (kaygı bozukluğu) ve istismar ilişkisi içinde olan kişi ve gruplarla çalışabilirler.

Sosyal Hizmet uzmanlarının çoğunluğu kamu sektöründe, devlet kurum ve kuruluşlarında ve dernekler, vakıflar gibi toplumun değişik kesimlerinde çalışırlar. Buna ek olarak devlet adına direkt müracaatçı ile çalışan toplum örgütleri ve mahalli yönetimlerde de çalışırlar.

Sosyal Hizmet Uzmanları sık sık araştırmalara katılarak programlar geliştirir, değerlendirmeler yapar, sosyal politikalar ve sosyal güvenlik ağlarının geliştirilmesine katkıda bulunur. Bu şekilde sadece sınırlı sayıdaki kişi ve gruplarla çalışmayla kalmaz tüm toplumun gelişmesine ve refahına katkılarda bulunur.

Sosyal hizmet uzmanları özel amaçlarla çocuklar, gençler, engelliler, HIV/AIDS, veya işsizlik gibi belirli gruplar ya da sorunlarla çalışır.

Bilgi, beceri ve mesleki değer sistemlerine sahip olan sosyal hizmet uzmanı bu bilgi ve becerilerini toplum için toplum yararına kullanmak durumundadır. Mesleki işlevlerini yerine getirirken kişi, grup ve toplulukların menfaat ve değerlerini gözetmek zorundadır. Örneğin bir sosyal hizmet uzmanı müracaatçının siyasi görüşünü esas alarak hizmet veremez, değerlendirmede bulunamaz.. Ne yazık ki Türkiye’de bu kalitede sosyal hizmet uzmanlarının yetişmesi için çok daha uzun yıllar gerekecek gibi. Ancak özgür düşünebilen insanlar özgür ve cesur kararlar verebilir. Sosyal hizmet uzmanları da kendi özgür kararlarını verebildikleri gün hangi siyasi görüşten olursa olsun insana insan olduğu için değer vermek gerektiğine inandıkları gün toplumda meslek elemanı olarak hak ettikleri değer ve saygıyı da göreceklerdir.

Sosyal hizmet uzmanı liderdir. Toplumları, grupları harekete geçirebilir, çok daha güzel ve yararlı işler yapılmasına öncülük edebilir. Kitleleri motive ederek arkasından sürükleyebilir.

Sosyal hizmet uzmanı değişim ajanıdır. Gayretli, somut yararlı, çalışmaları ile
bireysel, grup ve toplum düzeyinde değişim kıvılcımlarını ateşler. Gelişim için değişimin kaçınılmazlığını ustalıkla işler, kişilerin mücadele dinamiklerini güçlendirir.

Sosyal hizmet uzmanı sanatçıdır. Tüm umutlarını yitirmiş, hayata küsmüş, ailesi ve çevresi ile bağlarını kesmiş bir alkol müptelasını yeniden rehabilite ederek hayata ve topluma kazandırabilir, kendisi, ailesi ve çevresi için yararlı çalışmalar yaparak yeniden üretmesine yardim edebilir.

20 Şubat 2010 Cumartesi

Sosyal Hizmetler ve Sosyal Hizmet Uzmanı

Sosyal hizmetler dediğimizde genel anlamda tüm sosyal servisler, belediyecilik hizmetleri, temizlik hizmetleri ve benzeri hizmetler de anlaşılabilmektedir.

Ancak teknik anlamda bir iş veya mesleki profesyonelliği kastettiğimizde anlam tamamen değişir ve bütün bunların dışında sınırları belli, özel eğitimli meslek elemanları tarafından bireysel ya da ekip düzeyinde kurum ya da kuruluş ortamında kendi mesleki normları içinde yapılan sistematik hizmetleri ifade eder. Diğer bir deyişle Sosyal hizmet mesleğini ifade ederken kavramın çok daha dikkatli, yanlış anlamaya meyil vermeyecek şekilde kullanılması özel önem arz etmektedir ve buna öncelikle sosyal hizmet uzmanlarının dikkat etmesi gerekmektedir.

Sosyal Hizmet = Sosyal Çalışma aynı meslek için kullanılan isimler olup literatürdeki karşılığı Social Work'tür
Sosyal Hizmet Uzmanı = Sosyal Çalışmacı aynı meslek elemanı için kullanılan iki farklı isimdir literatürdeki karşılığı Social Worker'dir.


Meslek olarak Sosyal Hizmet = Sosyal Çalışma (Social Work):
Toplumun kaynaklarından etkin yararlanamayan birey, grup ve topluluklara kendi esenlikleri için psikolojik, sosyal ve(/ya) ekonomik anlamda yapılan profesyonel yardım ve müdahalelerdir.
Sosyal Hizmet, insanlara yardım ederek onların kendi nitelik ve kabiliyetlerini geliştirmeleri yönünde toplum kaynaklarını kullanarak sorunları çözmeyi hedefler. Sosyal Çalışma özel ve bireysel sorunlarla ilgilidir ama yoksulluk, işsizlik ve aile içi şiddet gibi daha geniş sosyal sorunlarla da ilgilenir.
Sosyal Hizmet uygulamaları felsefi temelini insan hakları ve sosyal adaletten alır.
Sosyal Hizmet uygulamalarını eşsiz kılan onun özgün değer sistemi, mesleki bilgi ve beceriler ile sosyal hizmet uzmanının müracaatçı ile mesleki ilişkisinden elde ettiği bilgileri yoğurarak hizmet alan yararına ve onun ilişki ve kararlarına saygı duyarak geliştirilen olguya özel (genellenmeyen) müdahale yöntemi ile sorun çözmesidir.
Türkiye’de halen pek bilinmeyen sosyal hizmet mesleği ABD, Kanada, tüm Avrupa ülkeleri, Hindistan, Avustralya ve diğer birçok ülkede tüm branşları ile çok etkin faaliyetlerde bulunan toplumun tabanından tavanına kadar her kısmi tarafından bilinen mesleklerdendir.

Sosyal Hizmet önümüzdeki 25 yılın Türkiye’deki en popüler mesleklerinden biri olacağı kesindir.

Sosyal Hizmet Uzmanı = Sosyal Çalışmacı (Social Worker)
Sosyal hizmet uzmanı (sosyal çalışmacı) da çoğunlukla yanlış kullanılan kavramlardan biridir ve bu sebeple sık sık yanlış anlaşılmalara sebep olmaktadır. Bir kişi aşağıdaki unvanlardan herhangi birini kullanıyorsa bu kişi profesyonel meslek elemanı değildir.
Sosyal Hizmetler Uzmanı, sosyal hizmetçi, sosyal uzman, toplum mühendisi, toplum uzmanı vs. gibi isimlendirmelerin sosyal hizmet mesleği ile alakası yoktur.

Sosyal Hizmet Uzmanı (Sosyal Çalışmacı = Social Worker):
En az lisans düzeyinde (4 yıllık üniversite eğitimi) eğitim veren üniversitelerin Sosyal hizmet (social work) bölümünden diploma almış, sosyal hizmet mesleki bilgi beceri ve değer sistemine sahip profesyonel meslek elemanıdır.
Gelişmiş ülkelerde master ve doktora düzeyinde eğitim alarak branşlaşırken bizde halen lisans düzeyinde olup daha çok Sosyal hizmet uzmanları mezun olduktan sonra alanda çalışarak ve de kendi gayretleri ile hizmet verdikleri alanda bilgi ve deneyimlerini geliştirmektedirler.

Adalet Tanrıçası ya da Psiko Sosyal Servis Uzmanı

  Adalet Tanrıçası ya da PSYS Uzmanı Çünkü her şeyi bilir, her işi yapar ama emirle Memurluk denince ilk akla gelen yoğun bürokrasidir. Heme...